بَاب
أَخْذِ
الْأَجْرِ
عَلَى
التَّأْذِينِ
39. Ücretle Müezzinlik
Yapmak
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
أَخْبَرَنَا
سَعِيدٌ الْجُرَيْرِيُّ
عَنْ أَبِي
الْعَلَاءِ
عَنْ مُطَرِّفِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ عَنْ
عُثْمَانَ
بْنِ أَبِي
الْعَاصِ
قَالَ قُلْتُ
وَقَالَ مُوسَى
فِي مَوْضِعٍ
آخَرَ إِنَّ
عُثْمَانَ بْنَ
أَبِي
الْعَاصِ
قَالَ يَا
رَسُولَ
اللَّهِ
اجْعَلْنِي
إِمَامَ
قَوْمِي
قَالَ أَنْتَ
إِمَامُهُمْ
وَاقْتَدِ
بِأَضْعَفِهِمْ
وَاتَّخِذْ مُؤَذِّنًا
لَا يَأْخُذُ
عَلَى
أَذَانِهِ أَجْرًا
Osman b. Ebi'l-As'ın haber verdiğine göre kendisi; Ya Resulallah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni kavmime imam yap deyince, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sen onların imamısın. (Namazını kıldırırken) en zayıf olanlarını göz
önünde bulundur ve ezanına ücret almayan bir müezzin edin" buyurmuştur.
Diğer tahric: Müslim, salat; Tirmİzi, salat; Nesai, ezan; İbn Mace, ezan; Ahnıed b. Hanbel, IV, 217.
AÇIKLAMA: İnsanın yapmakla mükellef bulunduğu herhangi
bir ibadet karşılığı ücret alması caiz değildir.
İmamlık,
müezzinlik, Kur'an ve fıkıh öğreticiliği toplum
içinde yapılması gereken ibadetlerdendir. Dolayısıyla prensip olarak bu
görevler karşılığında ücret alınmasına ruhsat verilmemiştir. Ücret verilmeden
de bu görevlerin muntazaman yürütülmesi mümkün olamayacağı hallerde Kur'an-ı Kerim'in öğretilmesine, cemaatle namazın
kılınmaması ve ezan’ı Muhammedi'nin okunmaması korkusu vardır. Fukahamız ücret verilmesindeki zararla verilmediğinde bu
görevlerin ihmali korkusu ile karşılaştırmış ve aşağıdaki görüş ve mütalaaları serd etmişlerdir.
Ücretle
ezan okumanın caiz olup olmaması konusunda Ebu Hanife
ücretle ezan okumanın caiz olmadığı kanaatindedir. Hanefî mezhebine ait meşhur
Bedayiü's-Sanayi' isimli eserde Hanefî alimlerinin bu mevzudaki görüşleri şöyle ifade edilmektedir:
"Ezan, ikamet ve imamlık için ücret almak caiz değildir. Çünkü bu
görevleri yerine getirmek farz hükmündedir.
Nitekim
Osman b. Ebi'l-As'ın rivayet ettiği hadis-i şerifte,
Resul-i Ekrem'in ona ezanı karşılığında ücret istemeyen bir müezzin edinmesini
emrettiği beyan edilmektedir."[el-Kasanî, Bedayiü's-sanayi, 1,152.] Ayrıca böyle dinî görevleri para
karşılığı yapmak halkı camî ve cemaate devam etmekten
alıkoyar.
"Bu
sebeble Cenab-ı Allah Kur'an-ı Kerim'de “Halbuki sen
buna karşı onlardan bir ücret istemiyorsun”[Yusuf 104] beyan buyurmuştur. Nasıl Cenab-ı
Nebi (S.A.V.) dinî görevleri ücretsiz olarak yerine getirmişse aynı görevleri
yüklenen rnüslümanlar da hizmetlerine karşılık bir
ücret talebinde
bulunmamalıdırlar.
"Resul-i
Ekrem (s.a.v.) de "Sizden burada hazır bulunanlar burada olmayanlara
duyduklarını nakletsinler" buyurarak her mü'mine
öğrenmiş olduğu dinî hakikatleri bilmeyenlere ve duymayanlara meccanen tebliğ
etme görevini yüklemiştir"[Kasani, Bedayi,
IV, 191.]
Bedayi'de anlatılmak istenen kısaca şundan ibarettir.
Her mü'min İslama meccanen
hizmet etmekle görevlidir. İmamlık ve müezzinlik de bu görevlerden biridir.
Ehil olanlar bunları meecanen ifa etmelidirler.
Bu
mevzuda Şevkanî, Neylu'l-Evtar'da İbn Hibban'dan
şu hadisi nakletmiştir: "Yahya demiştir ki, bir adam İbn
Ömer'e : "Ben seni Allah için seviyorum" deyince, İbn
Ömer de O'na, "ben de sana Allah için buğz
ediyorum" dedi. Bunun üzerine o adam: "Sübhanallah
ben sana, Allah için seni seviyorum diyorum, sen de bana Allah için bana buğzettiğini söylüyorsun" dedi. İbn
Ömer O'na: "Evet ben sana buğzediyorum. Çünkü
sen ücret karşılığında ezan okuyorsun" cevabını verdi.[Şevkanî
Neylu'ly-Evtar, 11,65; A.A.
el-Benna, el-Fethu'r-Rabbani,
III, 27.]
Bu
mevzudaki hadisler ve hanefî alimlerinin
görüşleri böyle olmakla beraber, sonradan gelen alimler müslümanların
dinî hizmetlere karşı olan isteklerinin zayıfladığına bakarak bu hizmetlerin
yüzüstü kalacağı korkusuyla ücretle ezan okumanın caiz olduğuna fetva
verdiler. Hanefilerin Hidaye isimli meşhur fıkıh kitablarında "bazı üstadlarımız,
dini işlerdeki gevşekliğe bakarak bugün için ücretle Kur'an
okumanın caiz olduğuna istihsanen hükmettiler. Bu
mevzuda fetva böyledir"[el-Ayni, el-Binaye fi Şerhi'l-Hidaye, VII, 942.] deniliyor.
Bazıları
da müezzinlerin aldığı ücret ezan karşılığında değil, ezan okumak için yolda
geçirdiği zaman karşılığındadır, diye te'vil ederek
müezzinlerin aldığı paranın helal olduğunu izaha çalışmışlardır.
İmam
Şafii ise, el-Umm isimli eserinde "Benim hoşuma
giden müezzinin ücretsiz oluşudur, imam müezzinin geçimini üzerine almakla
mükellef değildir. Ancak imama düşen ücretsiz ezan okuyan ehliyetli birini
bulmaktır. Eğer bulamazsa işte o zaman kendi malından müezzinin geçimini te'min eder" demektedir. Kısaca Şafiî alimleri bu mevzuda üç görüşe sahiptirler:
1.
En kuvvetli olan birinci görüşe göre devlet reisinin temsilcisi durumunda olan
imamın gerek kendi malından, gerekse hazineden ücretle müezzin tayin etmesi
caizdir. Mahalleden herhangi bir kişinin ücret vermesi de caizdir.
2.
Hiç bir kimse vereceği ücretle müezzin tutamaz.
3.
Ancak devlet başkanının vereceği ücret karşılığında müezzin tutulabilir.
Hanbelilere göre, ücretsiz ezan okuyacak kimse varken
ücretle ezan okumak caiz değildir. Yoksa hazineden ödenecek ücret karşılığında
müezzin tutmak caizdir.
Malikilerin
bir kısmı ücretli ezan okumanın caiz olduğunu söylediği halde bir kısmı caiz
olmadığını söylemektedir. Ancak Îbn'ul-Arabî
Malikîlerde sahih olan ücretle ezan okumanın cevazıdır demektedir.
Bu
mevzuda caiz olmadığını söyleyen ilim adamlarının dayandıkları delil yukarıda
zikrettiğimiz İbn Hibban'ın
rivayet ettiği hadis ve benzerleridir.
Caiz
olduğunu söyleyenlerin delilleri ise, Resul-i Ekrem'in "Ailelerimin
nafakasından ve valilerin mallarından başka ne bıraktı isem hepsi
sadakadır" (bk. 2974 numaralı hadis-i şerif) mealindeki hadisidir. Alimler müezzinleri valilere benzeterek onların da beytü'l-malden ücret alarak ezan
okumalarının caiz olduğuna hükmetmişlerdir. Ama,
bunun caiz olduğunu nakleden İbnu'l-Arabî'nin bu
görüşü, açık nasslara ters düşen bir, kıyas
olmasından dolayı caiz görülmemiştir. Doğru olan husus, zaruretlere binaen
cevazına hükmedilmesidir.
Bu
hadis-i şerifte geçen cemaatin en zayıfının gözetilmesi sözünden maksad ise, namazı, erkan ve
adabına zarar gelmeyecek şekilde; namaz ve cemaatin en zayıfının tahammül
edebileceği şekilde kısa kesmektir.